19 Ocak 2012 Perşembe

14 Ocak 2012 Cumartesi

Yılın ilk karı


İçimde öyle bir sıkıntı var ki geçmek bilmiyor. Sadece onunla ilgisi de yok bunun. Değişik bi şey kelimelere dökemiyorum. Demin salep yaptım kendime oturdum camın karşısına. Kar o kadar güzel yağıyo ki. Karı bu kadar çok seven benden başkası var mı bilmiyorum. Küçükken ellerim ayaklarım uyuşana kadar dışarda oynardım. Kar mutluluk sebebimdi. Sabah uyanayım da bembeyaz olsun diye düşünürdüm haziranda (salağım evet).
Ama karın yağışını izlerken aklıma yine onun gelmesi bu sefer trajik. Karda yürüdüğümüz o gün. Benim kocaman yün atkımla dalga geçmen. Kocaman sarılıp kar beyazdır ya, saftır senin gibi demen. Ayrılırken bile bu kadar saf olma demen. Sahi o kadar safmışım ben, bunu yeni farketmem de güzel. Artık onu düşünmüyorum, yoluma devam etmem, her gün daha çok ders çalışmam gerektiğini biliyorum. Çünkü bu yaptığım saçmalığın daniskası. Etrafımdakiler artık bıktı zaten, onlara söylemeye bile yüzüm yok. Adam kendini kurtardı, bense pes ettim. Çöktüm. Ayağa kalkamıyorum. Ben bu kadar güçsüz değildim hani? Hani kararlar vermiştim? Ben bildiğin gerizekalıyım. Akraba evliliği de değilim ama :(

Şu an dışarıda hava kendini aşmış durumda. Böyle bir güzellik olamaz. O tanelerin her birinin farklılığı. Yere düşüp birleşmesi ,kocaman yığınlar oluşturması. İnsanlar gibi...

Az önce televizyonda gördüm benimle yaşıt bir milli sporcu (kayak) antrenman yaparken "ihmalsizlikten" hayatını kaybetmiş. O kızı kendime o kadar yakın hissettim ki birden. Sanki en yakın arkadaşımı kaybetmişim gibi ağlamaya başladım. Onun da benim gibi hayalleri vardı. Onun da belki soruları ,daha öğrenmesi gereken milyonlarca şey vardı. Oradaki belki ben olabilirdim, belki sen, belki başkası. Ölüm neden bu kadar acımasız. Aşk acısı, sorumluluklar diye ağlarken ölümü unutuyoruz. "ruz" diye genelliyorum kendimi avutmak için. Ben unutuyorum. Etrafımda onlarca olay gerçekleşirken ben sadece oturuyorum. Kendim için ne yapıyorum? Hayatta amacı olan başarıları olan o kız ölüyor ve ben burda oturmuş iki testi çözmekten acizim. Neden? Çünkü terkedildim. Neden? Çünkü sevilmedim. Aferin bana.

11 Ocak 2012 Çarşamba

düşünüyorum öyleyse.. malım


İnsanlar uzaktan iyi görünüyor, güneş elbiselerinde ve saçlarında parlıyordu. Ama yakınlaşıp ağızlarından akan beyinlerini dinleyince silahlanıp yer altına gizlenmek istiyordum.
EVET. Artık ben bile boş konuştuğumu farkediyorum. Etrafımdaki herkes sanki boş, bomboş laflar sıralıyo, herkes her konuda bilgi sahibi, biri diğerinin dinine takmış, diğeri ötekinin dinsizliğine, berikinin zaten hayattaki tek amacı ıphone una yeni eklenti kurmak (kuruluyo mu yükleniyo mu bilmiyom valla). Bazen insanlar konuşurken ayağımdaki botu çıkarıp ağızlarına ağızlarına vurup düzgün konuş lan oy ononmoyoroooom değil o ibne, diyesim geliyo. Ama demiyorum. Neden? Çünkü ben de ikiyüzlüyüm. Çünkü "hııııımmmm neyse ya" demekle yetinip "bi bok bildiğin yok gelmiş ne zırvalıyorsun" demekten acizim. Bunları neden mi yazıyorum? Çünkü bugün okulumuzda gerçekten zeka seviyesi öğrencilerden yüksek olan tek bir öğretmen olmadığını farkettim. Sen öğretmensin. Ne işe yarar o, öğretmeye değil mi? Ama adamların bize katabildiği tek bir şey yok. Tamam haksızlık etmeyeyim bir iki harika hocamız da yok değil. ama diğerleri? bu sistemin boka sarmışlığını napıcaz peki? Sistem sistem diye sövdüğüme bakmayın kimin elinden bi şey gelebiliyor ki sövüp sövüp yine başımızı eğip "hmmmmm neyse ya" diyerek yolumuza devam etmiycek miyiz? Kendimi o kadar kafası karışık hissediyorum ki ergen triplerime doymayayım. Sanki okumam gereken 1251251251 tane kitap var ve ben bomboşum.
Bazen ağzımı açıp bi kelime söyleyecekken saçmalığını farkedip susuyorum. Etrafımı izliyorum. Hayır tabiki de sapık değilim. Huuuoopp ayıboluyo. İzliyorum izliyorum, tek vardığım sonuç insanların ilginç olduğu. Sonra birilerine düşüncelerimi söylüyorum; aldığım cevap: "Bu kadar düşünme delirirsin yaeee" Ay canım. Sağol ya. He ot gibi yaşayayım ben o zaman.
Bu yazı nereye gidiyor hiç bi fikrim yok. Zaten bunları yaza yaza da filozof mu olacam ne bok olacam bilmiyorum. Ama böyle yazınca ne kadar rahatladığımı tarif edemem. Şimdi mesela bunu yazarken bilinçsizce klavyeye basıyorum. Neler hissettiğimi yansıtmaya çalışıyorum ama tam kelimelerini de bulamıyorum. Boşlukta mıyım? sanki.. İnsanlar çok boş geliyor. Bu yazdıklarımı ilerde okuyup yarılıcam büyük ihtimal eheheh ilahi ergen kosla diye ama nebleyim işte. Garip yaratıklarız. Ne ne istediğimiz belli, ne ne hissettiğimiz belli, ne düzenimiz belli, ne düzensizliğimiz belli.. Belli olan tek şey bazılarının mallığı ve benim bu sorgulama işine daha çok kafa yormam gerektiği.

8 Ocak 2012 Pazar

Üçgen pasta olmak ya da olmamak


Bugün çok yakın bi arkadaşımla kendimizi tatlı krizine sokmak amacıyla kocaman bir çikolatalı pasta yedik. Bildiğin mutluluk veriyor bu meret , yüzünüzde anlamsız bir gülümseme, aşk gibi ama sonradan üzmüyor bak. Yani ne diyoruz aşık olacağına çikolata ye.
Sonra aklıma geldi, ben küçükken böyle üçgen pastalar olurdu kekin kendi renginde arasında kremalı. Allahım onu yemek için pazar günlerini nasıl beklerdim, babam üçgen pastayla gelsin diye. Kapıda nöbet tutardım resmen. Sonra unutuldu gitti üçgen pasta. Oysa kapılarda deli olurdum o pasta için, babam getirmezse gözlerim şişene kadar ağlardım. Şimdi hiç bi yerde yok o üçgen pastalardan. Ya da ben görmedim bilmiyorum ama çok dikkat ettim özellikle. Üçgen pastadan nerelere geldim ama her şeyin bir sonu olmak zorunda mı? Unutulmak, belki isteyerek belki istemeyerek, unutulmak zorunda mı? Babam tekrar üçgen pasta bulamaz mı? Bulsa bile tadı aynı mı gelicek bana? Şimdilik şu hayattan öğrenebildiğim bi şey varsa o da değişimin kolaylığı. Elini çırpmak, parmağını şıklatmak kadar kolay isteyince. Olmadı mutfağı talan edip kendi üçgen pastamızı kendimiz yaparız. Olmaz mı?

5 Ocak 2012 Perşembe

Öyle bir üzülmek ki Pepee' ye dönmek


Sınava kalmış şurda 80 küsür gün ben hala yok eski sevgilisiydi ,yok osuydu ,yok busuydu, bokuydu püsürüydü dalmış gidiyorum. Hayır kafama ne zaman dank edecek sınavdan bir gün önceki gün mü onu da bilmiyorum. Diyorum bak canım koslacım, bak bebeğim, bak bitanem; mal mısın, malatyalı mısın? Otur iki test çöz. Oturuyorum ders çalışmaya başlıyorum, 1 hafta süper çalışıyorum sonra hooop sar başa, mala bağla kosla. Beynime format atıyorum ama o virüs bir yolunu bulup yine sızıyor yine dosyalara karışıyor yine ebemi sikiyor.

Zaten sınıfta kalmışız singıl 4 kişi her çıkışta dürümcü, hamburgerci, iskenderci, tantunici yeni tatlar deniyoruz. Yiye yiye yeni aşklara yelken açma olasılığımızın da içine sıçıyoruz. Herkes de maşşallah bizim aşk acısı çekeceğimiz zamanı bulmuş aşk böcüğü olmak, sevişmek için LAN TEK YAKINLAŞTIĞIM ŞEY AYICIKLI FİNCANIM. Allaam sınıyor musun beni napıyosun? Vallaha sevgilim olsun elleşmicem beş metre uzağında durucam yeter ki sağımda solumda önümde arkamda koklaşan çiftler gösterme bana :(

Hayır aslında sevgilim falan olsun da istemiyorum ayrılığın onu da istememe, başkasını da istememe kısmındayım. Ama yavaş yavaş geçiyor acısı dediklerinde hasiktir lan diyordum şimdi o lafları yutuyorum. Gerçekten her gün biraz daha azalıyormuş. Belki de kendimi öyle inandırmak istiyorum, amaaaan inandırayım azıcık sittir et.
Neyse işte günlerim böyle salak salak espriler yaparak, etrafımda koklaşan çiftlere söverek, bi test çözüp beş dinlenerek boş boş geçiyor. Hayatımda atraksiyonun b'si yok. O kadar vahim düşün...

2 Ocak 2012 Pazartesi

BESTSİNİZ


Yılbaşını kızlarla birlikte geçirdik içtik sıçtık ağladık dans ettik güldük o kadar çok güldük ki tuvalete zor yetiştik. İnsanın ailesi arkadaşları desteği olunca hiçbi şey için üzülmemeyi öğreniyor sanırım. Kızlarla birbirimize her konuda destek olmamız ben ağlamayayım diye yaptıkları şeyler o kadar özel ki. İyi ki varlar yanımda. Hoş artık kimseye güvenmemeyi öğrendim insanlık hali belki yollarımız ayrılır ama yine de şu an yan yanayız ve onlara çok değer veriyorum. Birlikte kurduğumuz hayalleri, salak saçma esprilerimizi seviyorum. Yeni yılda yeni başlangıçlar yaptık. Pazartesi diyete girip salı son bulması gibi olmasın diye çok çaba sarfediyorum kararlarım için :D En azından çabalıyorum, hayatımı düzene sokmaya çalışıyorum. Sahip olduğum şeyler için şükrediyorum en önemlisi. Ders çalışmaya başladım. Benim için büyük insanlık için bi sikim olmayan bir sürü karar aldım. Program bile yaptım oturup. Sonra kızları gaza getirdim. Gazımız sönmeden halledebilsek şu yeni başlangıçlar olayını keşke. Keşke gözümüzü kapatıp açsak ve zaman hemen geçmiş olsa diyorum bazen, ama geçmesin de istiyorum :( Geçmesin ki kızlarla daha çok vakit geçireyim, anneme doyasıya sarılayım, babamın alevli meyve diye mandalinaya mum dikip getirişine yarılayım. Geçsin ama dolu dolu geçsin şu hayat. Saçma salak şeylere üzülerek değil. Annemin hastalığında bunu daha iyi anladım. O kadar saçma şeyleri kafamıza takıyoruz ki bazen en değerlimizi unutuyoruz. Belki bir sürü kişiyi kırıyoruz. Ama hayatın kuralları var. Herkese mutlu -en ufak şeylerden mutluluklar çıkartabileceği- yıllar!!

Gerizekalı ex'im


Artık beyefendiyi rahatsız etmiyimmiş. lan HÖDÜK, lan GERZEK,lan neyse ben bir şey demiyorum. Ama ben yaptım böyle bunu, götünü everestin tepesine bıraktım da geldim. LAN EMBESİL. Ay sinirimden böyle etlerini koparasım o saçlarını tek tek yolup götüne sokasım var. İlişkinin nefret bölümü bu olsa gerek, hani böyle yanlışlıkla bir yerde görsem suratını tırmıklayacam herifin o kadar sinirliyim ki. Daha doğrusu nasıl bu kadar çok sevebilmişim, güvenebilmişim diye düşünüyor insan. En önemlisi direk onunla ilgili her şeyden kurtulmakmış. Ben bunu yapmamıştım mesela. Şimdi bütün bilgisayardaki fotoğrafları silicem, aldığı bütün hediyeleri, yazdığı küçük notları, sahilde okuduğumuz uykusuzları, verdiği penaları hepsini hepsini topladım birazdan çöpün yolunu tutacaklar. Ama hatıra ka... HİŞŞTT ÇIP ÇIP konuşmayın sakın. Hatıra matıra yok. Onlar size acı verecek her gördüğünüzde, ne kadar mutluyduk diyeceksiniz oysaki onlar ilişkinin sadece bir bölümü. Mutlu değildiniz siz. Mutlu olsanız ayrılmazdınız. Ve siz sadece kendinizi düşünmelisiniz. Haydi kızlar çöpe!!! Saklayanlara laflar hazırladım!!! Yapmayın.

PS: ama evet ben atamadım amk ..... :(