Bugün çok yakın bi arkadaşımla kendimizi tatlı krizine sokmak amacıyla kocaman bir çikolatalı pasta yedik. Bildiğin mutluluk veriyor bu meret , yüzünüzde anlamsız bir gülümseme, aşk gibi ama sonradan üzmüyor bak. Yani ne diyoruz aşık olacağına çikolata ye.
Sonra aklıma geldi, ben küçükken böyle üçgen pastalar olurdu kekin kendi renginde arasında kremalı. Allahım onu yemek için pazar günlerini nasıl beklerdim, babam üçgen pastayla gelsin diye. Kapıda nöbet tutardım resmen. Sonra unutuldu gitti üçgen pasta. Oysa kapılarda deli olurdum o pasta için, babam getirmezse gözlerim şişene kadar ağlardım. Şimdi hiç bi yerde yok o üçgen pastalardan. Ya da ben görmedim bilmiyorum ama çok dikkat ettim özellikle. Üçgen pastadan nerelere geldim ama her şeyin bir sonu olmak zorunda mı? Unutulmak, belki isteyerek belki istemeyerek, unutulmak zorunda mı? Babam tekrar üçgen pasta bulamaz mı? Bulsa bile tadı aynı mı gelicek bana? Şimdilik şu hayattan öğrenebildiğim bi şey varsa o da değişimin kolaylığı. Elini çırpmak, parmağını şıklatmak kadar kolay isteyince. Olmadı mutfağı talan edip kendi üçgen pastamızı kendimiz yaparız. Olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder