30 Nisan 2012 Pazartesi

bi ergen gördüm sandım

Göte geldi aşkım, kaldım yine şaşkın. 3 hafta boyunca sürekli mesajlaşıp niye kocaman bir hafta, 7 gün, 24x7 saat, 60x24x7 dakika mesaj atmaz insan. NEDEEEEEEEEEEEEN?!!!! artık o kadar çok sıkıldım ki ilk adımı atmaktan, sürekli uğraşmaktan, her seferinde kaybetmekten. aşık olmaktan o kadar yoruldum ki. hem pardon ama ben bir kız olarak neden ilk adımı atıyorum ki lan? yumurta hücresi hiç sperme doğru yüzüyor mu? bırakın allasen ya bi mal benim arkadaş. allah rızası için benim gibi olmayın iyice boka sardı çünkü hayatım. ygs'den çaktığımı söylemeye bile gerek yok sanırım. hayır adam  1 yıl 10 aydır kafamda o küçücük alanda sıkış tepiş çık bi hava al kardeşim yürü git aklımdan iki dakika normal hayat akışıma devam edeyim :( Kendimi kitap okumaya verdim,  tutunamayanları alıp 1 günde 200 sayfa okuyarak  insanlık tarihine adımı yazdırdım. fakat her cümlede kitabı bırakıp vay mına koyim ne boş bi insanım diye kendimi kınamaktan bıktım. annemin işe başlaması sebebiyle evdeki işlere giriştim hayırlı evlat olayım en azından diye. internetten yemek tariflerine bakarak mutfağı mahvettim o da yetmedi alt komşumuz şerife teyzeyle pırasanın yapılışını tartıştım. en sonunda lüzumsuzluklar silsilesi işlerimin şerefine bir sigara yakarak hayatın anlamını çözmeye çalıştım. oysa ki şu maraton başlamadan önce nasıl da mutluydum... günde 300 soru çözüp, sevgilimle koklaşıp, boğaziçini kazanacağını zanneden bir ergendim. felsefe mi o da ne mına koyim diye dolaşan bir leylaydım. gerçekten büyümüşüm. hani şu bloga bakınca duygulanıyorum. çözme lan hayatın anlamını git manyak mısın kızım yaz sen yine şiirlerini diyorum ama olmuyor arkadaş :( sorular, sorular, sorular, sorular  cevap aranan kitap yığınları, ygs kitap yığınları, lys kitap yığınları ,şiirler ,akşam götüme girecek olan grip iğnesi yanında annemin reçetesi, sorular, sorular, yarım bırakılmış karakalem çalışmaları, mesaj ışığının yanması için yanıp tutuşulan bir telefon, çember analitiği , elbise yapılmayı bekleyen toz pembe bir kumaş, hayaller,  hepsi üstüne yığılmış boğulan bir ben. "Neden mi yazıyorum? aramızda kalsın. düşüncelerimden başka türlü kurtulma çaresi bulamadım henüz." Friedrich Nietzsche

15 Nisan 2012 Pazar

… “Günün birinde üzüntün geçince (üzüntüler günün birinde mutlaka geçer), beni tanımış olduğuna sevineceksin. Benimle gülmek isteyeceksin. Bazen, aklına esip pencereni açacaksın… Dostların senin gökyüzüne bakıp güldüğünü görünce hayretler içinde kalacaklar. O zaman sen de onlara, yıldızlar beni hep güldürür, diyeceksin. Aklını kaçırdığını sanacaklar. Ben de sana iyi bir oyun oynamış olacağım…” Yine güldü.“Sanki sana yıldızlar yerine, gülmeyi bilen bir sürü küçük çıngırak vermişim gibi…”

9 Nisan 2012 Pazartesi

"çok uzun bir pause'ta gibiyim öyle bir pause ki artık video oynatıcı ısındı"

Aşk gurursuz sevmekmiş adlı yazıma hoşgeldiniz. Hayatımın binbeşyüzüncü yüzsüzlüğünü yaparak çocuğa ben seni seviyosam sen de beni sev niye ibnelik yapıyon mesajını atmış bulunmaktayım. özlemiş fekat götü yemiyormuş. Burdan götüne selamlarımı iletiyor ve daha ne kadar yüzsüzleşebileceğimi düşüyorum? sanırım bir ışık gördüm aha lan aha tam karşımda eneeee yolun sonuna geldik galiba :( Sadece sevmekle olmuyormuş bazı şeyler, zamana ihtiyacı varmış. Zaman makinesi olan varsa bi tur atıp gelebilir miyim?
Biliyorum ki bu zaman ifadesi artık bi rahat bırak be kadın anlamına geliyor benim için. Ama neden kabullenmek istemiyoruz ki? Ya da neden her şeyin söylenen dışında bir anlam ifade ettiğini düşünüyoruz. Belki de düz mantık zaman gerekiyordur. Yorulmuşuzdur. Yorulduk. Hele otur bi soluklan yiğenim dememiz gerekmez mi bazen? Hayır mı? Kesin siktir git demek istiyor değil mi? Tamam varsın öyle desin ne olacak ki? Herkesin kendi hayatına devam etmesi gerek, manyak gibi bu adam neden beni istemiyor ulan diye hayıflanmamak gerek. Şu yaşadıklarımdan sonra öğrendiğim bir tek şey varsa o da yalnızlığın önemidir. İnsan yalnızlıkta kendini buluyor ne isteyip istemediğine karar veriyor, yolunu çiziyor. Yani kimse kimsenin hayatını belirleyemez. Şimdi ben ağlasam zırlasam ne fayda edecek değil mi? öncekinde ağladım da ne oldu. Şu an pause dayım ve hayatımı izliyorum. Evet onun gelmesini ümit ediyorum ama artık biliyorum ki herkesin hayatı kendine, isteyen istediğini sever, isteyen gider ve geride kalan da üzüntüsünü yaşadıktan bir süre sonra hayatına devam eder. hayat böyle işler.

Geçmişe Dönüş 1: Merty Mcfly ve Kosla

Şu son günlerde yaşadıklarımı önceden anlatsalar siktir lan ordan kimle dalga geçiyon sen diyerek, söyleyen kişiyi kafasına taş atmak suretiyle karacaahmet'e yollardım. O kadar imkansız gözümde şu yaşadıklarım. Söylediğim lafları teker teker yuttum. Evet bildiğin tükürdüğümü yaladım. Sınavdan çıktım güzel güzel bir rahatlama bir dünya yansa umurumda değil havalarda takılırken akşamına telefonuma gelen mesajla hayatımın içine tekrar sıçıldı. Artık yalama oldum sanırım ki bu sefer pek ağlamaya vaktim de olmadı. Canım ex'im sınavımın nasıl geçtiğini sormuş üstüne bir de 8 ay önce neden nedensiz yere ayrıldığını anlatmak ve sorularıma cevap vermek istiyormuş. LAN NEYSE BEN BİR ŞEY DEMİYORUM. Bu erkeklerin kafasının nasıl çalıştığını hiç bir zaman çözemeyeceğim sanırım. Neyse ben de kendime o kadar güveniyorum ki tabi onu görünce hiç bir şey hissetmeyecem sözde ohoo 8 ay oldu yani görüşmeyeli piii salla derkeeeeeeeeeeeeeeen EBESİNİN AMI KOSLA diyerek şapa oturdum. Lan ben unutamamışım ki bu salağı. O embesil gülerken dudağı yana kayan sıfatı, beni her seferinde güldüren birbirinden iğrenç esprileri, bana yol gösteren saçma salak tavırları. Özür diledi bir sürü ,aslında duygularından emin olmayan bi insanla ne kadar sağlıklı bi ilişkimiz olabilirdi ki? evet köpek gibi seviyo olabilirim ve aynı zamanda kafasına topuklu ayakkabımla 50 dikişlik yara açmak istiyo olabilirim ama beni sevmesini sağlayamam. Ya da ruh halini bilemem, sorunlarını birden göremem. ama büyüdüğümü gördüm mesela. Şöyle konuşacağım hiç aklıma gelmezdi. Hatta eve gidip ağlamayacağım hiç mi hiç aklıma gelmezdi.